TeknoPlatform & Teknolojinin Adresi

Edebiyat Felsefe İlişkisi 72863626

Edebiyat Felsefe İlişkisi 72863626


Join the forum, it's quick and easy

TeknoPlatform & Teknolojinin Adresi

Edebiyat Felsefe İlişkisi 72863626

Edebiyat Felsefe İlişkisi 72863626

TeknoPlatform & Teknolojinin Adresi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TeknoPlatform & Teknolojinin AdresiHoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Mesaj Sayınız: 0


2 posters

    Edebiyat Felsefe İlişkisi

    -0rhaN61-
    -0rhaN61-
    Forumun Onur Üyelerinden
    Forumun Onur Üyelerinden


    Mesaj Sayısı : 235
    Rep Gücü : 35597
    Rep Puanı : 1201

    Canlılık :
    Edebiyat Felsefe İlişkisi Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Edebiyat Felsefe İlişkisi Right_bar_bleue


    Kayıt tarihi : 16/01/11
    Yaş : 28

    Edebiyat Felsefe İlişkisi Empty Edebiyat Felsefe İlişkisi

    Mesaj tarafından -0rhaN61- C.tesi Ocak 22, 2011 6:40 am


    Ey bu kaderli evin ele geçirilmez laneti
    Ne büyüksün!
    En süzenli, dokunulmaz gibi görünen şeyi bile,
    Uzaktan attığın oklarla yere serdin,
    Ve yapayalnız kodun beni, bütün sevdiklerimi çekip aldın benden


    Felsefe ile edebiyat ilişkisi, genelde felsefeden edebiyata doğru bir ilişki olup, felsefenin, edebiyat yapıtının gerisindeki felsefi anlayışı tanımlaması yönündedir. Bununla birlikte, bazı edebiyat yapıtlarının da bazı felsefecilere örnek olduğu bilinen bir gerçektir.
    Felsefe ile edebiyat arasındaki bir diğer ilişki biçimi ise, edebiyat teorisinin oluşumunda ortaya çıkmaktadır. Bilindiği gibi, Aristoteles'in Poetika, Immanuel Kant'ın Yargı Gücünün Eleştirisi, Hegel'in Estetik adlı yapıtları, bu ilişki biçiminin sonucunda oluşmuş başyapıtlardır.
    Felsefe ile edebiyat arasındaki bir diğer ilişki biçimi ise, mevcut edebi yapıtların, gerçeklikte yaşanan sorunlarla sorunsal bağının kopması durumunda yaşanmaktadır. Felsefe, bu durumda, edebiyatın yaşadığı bunalımın neden ve kökenlerinin ne olduğunu tanımlamaya çalışmaktadır.
    XXI. Dünya Felsefe Kongresinin Felsefe ve Edebiyat oturumlarında sunulan bildirilerin içerikleri bu yöndeydi.
    Raisa Aleynik, 'Estetik Deneyim ve Dekonstruksiyon' başlıklı sunumunda, postmodenizmin akademik olmayan bir tarzda felsefe yapmasının dikkate değer olduğunu dile getirdi.
    Aleynik'e göre, postmodernizm felsefeyi, edebiyat teorisini; sosyolojiyi, tarih araştırmalarının da etkilemekteydi. Postmodernizmin oluşmasında, edebiyata bakış, estetik bakış büyük rol oynamıştır. Derrida'nın, felsefe ve edebiyatı, tür ve tarz olarak eşit hale getirmeyi amaçlayan ilk dönem çalışmaları, bu anlamda ilgi çekici olmuştur.
    Derrida'nın dekonstruksiyon anlayışında kültür, doğaya baskın çıkmaktadır, Rusya'daki dekonstıuksiyon çalışmalarında ise (L. Karasaev) tam tersi, doğanın kültüre baskın geldiği görülüyordu. Dekonstruksiyonun farklı yönlerini gösteren bu iki stratejisi, aslında birbirlerini tamamlamaktaydı: Biri bize Avrupa rasyonalizminin mutlaklık tehlikesini hatirlatır, diğeri ise bilincin dünyadan kovulması tehlikesini.
    Kolombiyalı felsefeci Jose Gabriel Coley, 'Gabriel Garcia Marquez'de Özgürlük ve Kader' başlıklı sunumunda, Marquezin roman kişilerinin özgürlük ve yazgı arasında gidip geldiklerini söyledi. Coley'in bildirisi, katılımcıların katkısıyla derinlemesine tartışıldı.
    Türkiye adına katılan İngiliz konuşmacı Barry Stocker, 'Roman ve Hegel'in Edebiyat Felsefesi' başlıklı sunumunda, Hegel'in karşıtların birliği kavramını oluştururken, Schlegel'in ironi görüşünden yararlandığını dile getirdi. Ona göre, Hegel, edebiyata felsefenin altında bir yer tanıyordu. Hegel, ironiyi güzel ruhun negatif konumu olarak tanımlıyordu. Güzel ruh, ironiyle, dünyadaki kötülüğe karşı dıırurken, kendisi kötülüğe dönüşüyordu.
    Edebiyatın bugün dünyada yaşanan terorizm, insan haklarının ihlali, küreselleşme gibi problemleri konu edinememesinin iki nedeni vardı: Bunlardan biri, bugünkü edebiyatın, 19. yüzyılda ilerlemeci edebiyat anlayışına göre kurulmuş olmasıydı. Bu anlayışa göre, örneğin roman, toplumun ileriye doğru gelişimini betimliyordu. Bu bağlamda, edebiyat, terör eylemi yapan ama kendisini "kurtuluş mücadelesi veren bir örgüt" olarak tanımlayan bir örgütün eylemlerini terorizm olarak gösteremiyordu. Edebiyat kahramanı değil, kişi figürünü temel almalıydı. Olup biteni betimlemekten çok sorunu göstermeliydi. Böyle bir edebiyat anlayışının modeli ise Homeros değil, Sofokles'tir.

    AmiraL
    AmiraL
    Forumun Usta Üyelerinden
    Forumun Usta Üyelerinden


    Mesaj Sayısı : 65
    Rep Gücü : 531912
    Rep Puanı : 952

    Canlılık :
    Edebiyat Felsefe İlişkisi Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Edebiyat Felsefe İlişkisi Right_bar_bleue


    Kayıt tarihi : 22/01/11

    Edebiyat Felsefe İlişkisi Empty Geri: Edebiyat Felsefe İlişkisi

    Mesaj tarafından AmiraL Ptsi Ocak 24, 2011 2:23 am

    Saol
    -0rhaN61-
    -0rhaN61-
    Forumun Onur Üyelerinden
    Forumun Onur Üyelerinden


    Mesaj Sayısı : 235
    Rep Gücü : 35597
    Rep Puanı : 1201

    Canlılık :
    Edebiyat Felsefe İlişkisi Left_bar_bleue999 / 999999 / 999Edebiyat Felsefe İlişkisi Right_bar_bleue


    Kayıt tarihi : 16/01/11
    Yaş : 28

    Edebiyat Felsefe İlişkisi Empty Geri: Edebiyat Felsefe İlişkisi

    Mesaj tarafından -0rhaN61- Salı Ocak 25, 2011 1:09 pm

    ÖnemLi DeqiL Kardeşim Smile

      Forum Saati C.tesi Nis. 27, 2024 4:18 am